İdris Bostan – Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği

e-kitap indir
Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği Kitap Kapağı Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği
İdris Bostan
Kitap Yayınevi
384
Bir kara devleti olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlılar kısa sürede denizle tanıştılar ve onu eski sahiplerinden yavaş ama emin adımlarla teslim aldılar. Karadeniz ve Akdeniz adlarıyla yeniden tanımladıkları iki büyük denize sahip ve hâkim oldular. Artık Osmanlı padişahları "sultân/hâk'nü'l-bahreyn" olarak anılıyordu. Akdeniz’de öylesine güçlülerdi ki, iki donanmayı birden sefere gönderebiliyorlardı. II. Bayezid devrinde Kızıldeniz’de baş gösteren ve mukaddes toprakları denizden tehdit eden Portekiz tehlikesi karşısında Memlûkler Osmanlı devletinden yardım istiyor, Osmanlı denizcileri açık denizlere yöneliyordu. Barbaros Hayreddin Paşa’nın Preveze’de Akdeniz hâkimiyetini kesinleştirdiği yıl, Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa donanmasıyla Süveyş’ten çıkıp Yemen’i fethederek Hindistan’a gidiyor ve Kanuni, bizzat çıktığı Boğdan seferinde Bender’i fethediyordu. 1538 tarihli Bender kitabesine göre artık o, "bahr-ı frenk ve mağrib ve Hind" denizlerinde "gemiler yürüten" bir sultandı. Doğu ve Uzakdoğu’nun ünlü baharat ticaret yolu Osmanlıların müdahalesi sayesinde Portekiz’in bütün çabalarına rağmen eski güzergâhını korumaya devam etti. Osmanlı donanması çoğu kez İspanya, Venedik, Fransa, Papalık, Ceneviz, Napoli ve Malta gibi denizlerde söz sahibi devletlerin oluşturduğu müttefik Haçlı donanmaları ile tek başına mücadele etti. Bu kitap, Osmanlı deniz politikaları, deniz teknolojisi ve ticaretini ele alan makalelerden oluşuyor. Makalelerin dayandığı Osmanlı belgelerinin çokluğu Osmanlı devletinin denizlere gösterdiği ilginin de bir işareti. 16. yüzyıl sonrasına ait yüzlerce tersane muhasebe defteri, gemi inşası ile ilgili malzemelerin kaydedildiği belgeler, gemilerin donanımı, mürettebatı ve onların yiyecek-giyecek ihtiyaçlarının sağlanması hakkındaki sayısız evrak araştırmacılarını bekliyor. Sadece denizciliğin siyasi tarihini değil, deniz teşkilatını ve deniz ticaret tarihini de aydınlatacak özellikte olan bu engin belge hazinesini doğru okumak ve anlamlandırmak bizi sağlıklı sonuçlara ulaştıracak. Prof. Dr. İdris Bostan, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü öğretim üyesi.

!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

İrvin Cemil Schick – Avrupalı Esireler ve Müslüman Efendileri

e-kitap indir
Avrupalı Esireler ve Müslüman Efendileri: Türk İllerinde Esaret Anlatıları Kitap Kapağı Avrupalı Esireler ve Müslüman Efendileri: Türk İllerinde Esaret Anlatıları
İrvin Cemil Schick
Kitap Yayınevi
404

Avrupa ve Amerika edebiyatlarında esaret anlatıları çok önemli yer tutar. O kadar ki, roman türünün öncüleri oldukları bile öne sürülmüştür. Nitekim Don Quijote’den Robinson Crusoe’ya erken dönem romanlarının birçoğunda yabancı bir ülkede tutsaklık motifine rastlanır. Yayınlandıkları dönemlerde çok popüler olan esaret anlatılarının bazısı gerçek anlamıyla bestseller düzeyine ulaşabilmiştir. Sadece Amerika’da Mağrip konulu 20 kadar esaret anlatısı yayınlanmış, bunlar neredeyse toplam 150 baskı yapmıştır. Bu başarının başlıca nedeni, anlatıların, üretildikleri toplumlarda birçok işlev birden görebilmesiydi: Din propagandası, savaş çığırtkanlığı, toplumsal eleştiri, toplumsal cinsiyetin inşası, erotizm ve dahası. Bu derlemede, Avrupalı kadınların Türk olarak nitelendirdikleri düşmanlar tarafından tutsak edilip, kurtulduktan sonra kaleme aldıkları ve 1683-1875 yılları arasında yayınlanmış olan 10 ayrı birinci şahıs esaret anlatısı yer almaktadır. Gerçi bu anlatıların çoğunun kurgusal olduğunu artık biliyoruz, ama yayınlandıkları devirde gerçek oldukları varsayılmış, Batı’nın Türkiye’ye ve daha genelde İslam dünyasına bakışını önemli şekillerde etkilemişlerdir. Ve etkilemeye devam etmektedirler. İkinci Körfez Savaşı’nda, 3 Mart 2003 tarihinde birliğiyle beraber pusuya düşürülen, yaralı olarak bir Irak hastahanesine kaldırılan ve orada dokuz gün bakım gördükten sonra büyük bir medya olayı haline getirilen bir askeri harekât sonucunda esaretten kurtarılan er Jessica Lynch, kamuoyunun gözünde aynen bu kitaptaki esaret anlatılarından birini yaşamış; sarı saçlı, soluk tenli bir kadının, esmer adamlar tarafından esir alındığı, ancak Tanrı’nın inayeti (ve de Amerikan ordusunun üstün becerisi!) sayesinde özgürlüğüne kavuştuğu birkaç yüzyıllık bir senaryoya yerleştirilmiştir. İrvin Cemil Schick, İstanbul doğumlu ve Massachusetts Institute of Technology?de araştırmacıdır. Batı’nın Cinsel Kıyısı: Başkalıkçı Söylemde Cinsellik ve Mekânsallık (Tarih Vakfı, 2002) ve Çerkes Güzeli: Bir Şarkiyatçı İmgenin Serüveni (Oğlak Yayınları, 2004) başlıklı kitapları vardır. Başlıca ilgi alanları, İslam’da kadın ve Müslüman kadının temsili, İslami kitap sanatları, kimlik ve çağdaşlaşmadır.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Alfred W. Crosby – Ateş Etmek

e-kitap indir
Ateş Etmek: Tarihte Fırlatma Teknolojileri Kitap Kapağı Ateş Etmek: Tarihte Fırlatma Teknolojileri
Alfred W. Crosby
Kitap Yayınevi
198

İnsanoğlu atış ve ateş ile çevreyi belirli bir uzaklıktan değiştirebilen tek canlı türü. Bu iki yeteneğimizle tarihimizin ve dünyadaki evrimin akışını değiştirdik ve sonunda uzaya çıkmayı becerdik. Bu yetenek insanoğluna, kullandığı aletlerin boyutuyla kıyaslanması imkansız bir güç verdi. Clovis avcısı Kuzey Amerika'nın son mamutunu mızrakla; Siyonist bir fanatik, Yitzhak Rabin'i tabancayla; Wernher von Braun Londra'yı roketle vurmuştu. Benzer şekilde Usame bin Ladin'in adamları da 11 Eylül 2001'de kaçırdıkları uçaklarla New York ve Washington'da binlerce insanın ölümüne yol açtılar. Hem patlayıp hem fırlatılan şeyleri çok severiz. Bu saplantımız kendini daha masum bir biçimde düğünlerdeki havai fişek gösterilerinde belli eder. Ama, Fatih Sultan Mehmet'in dev toplarında ve 2. Dünya Savaşının atom bombasında kendini daha vahşice gösteren de aynı tutkudur. Uzaklara ateş ve korkunç gümbürtüler saçan nesneler fırlatmaya bayılırız. Fırlatıp atmak, türümüzün en ayırt edici karakteristikleri olan iki ayak üzerinde hareket etme ve alet yapma becerisinin ürünleri. Mars'ın yüzeyinde su ve dolayısıyla geçmişinde bir yaşam belirtisi olup olmadığını belirlemek amacıyla daha önce, Nisan ayında uzaya fırlatılmış olan Mars Odyssey aracı, kaderin bir dönüm noktası olan 11 Eylül 2001 tarihinde gezegene, güneşe göre saniyede 24 kilometre hızla yaklaşmaktaydı. 24 Ekim'de ilk Amerikan füzeleri Afganistan'a düşerken, araç dördüncü gezegenin yörüngesine oturmuş ve incelemelerine başlamıştı. Sonunda kendimizi gayya kuyusunda mı yoksa uzayda mı bulacağımızı kestirmek çok güç, ama bunu mutlaka ateş yağdırırken yapacağız. Elinizdeki kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde organik enerjiyle yapılan fırlatmalar, mızraklar, mızrak fırlatıcıları, oklar, mancınıklar ve arbaletlerden geçerek Rum Ateşi'ne ulaşıyoruz. Barutun keşfi ve yol açtığı gelişmeler ise ikinci bölümün konusu. Bir tarafı açık bambu kamışlarına barut doldurarak yapılan ilkel roketlerden ilk toplara, ağızdan dolma tüfek ve tabancadan, 820 kilogramlık bir mermiyi, 5 kilometrelik yükseltiye ve 14 kilometrelik menzile fırlatabilen 1914 yapımı Büyük Bertha'ya ulaşan heyecanlı yolculuk. Üçüncü bölümde ise dünya dışına ve atom altı uzaya yöneliş ele alınıyor ve bu bölüm 16 Mart 1926'da Goddard dünyanın ilk başarıyla havalanan sıvı yakıtlı roketini, Effie teyzesinin Auburn, Massachusetts'teki çiftliğinden fırlatmasıyla başlıyor. Prof. Alfred W. Crosby'nin Ekolojik Emperyalizm ve Gerçekliğin Ölçülmesi 1250-1600 adlı iki eseri daha var.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Ahmet Yaşar – Osmanlı Kahvehaneleri

e-kitap indir
Osmanlı Kahvehaneleri: Mekan, Sosyalleşme, İktidar Kitap Kapağı Osmanlı Kahvehaneleri: Mekan, Sosyalleşme, İktidar
Ahmet Yaşar
Kitap Yayınevi
138

Kahvehane; kültürel birikim ortamı, sosyalleşme mekânı ve siyasi iktidar karşısında halkın sesini duyurabildiği bir kamusal alan... Osmanlı toplumunda 16. yüzyıl ortalarında bir şehir mekânı olarak gelişen kahvehaneler, yepyeni bir sivil deneyimin gelişmesine katkıda bulundular. Değişik zümrelerden ve kültür seviyelerinden insanların kahve içmek ve sohbet etmek amacıyla gittikleri bu yerler, kısa zamanda toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan bir konuma geldi. Bu kitap, beş akademisyenin bu konudaki çalışmalarını bir araya getiriyor. Makalelerin en önemli ortak yanı "kamusal alan" kavramsallaştırmasının bir çeşit eleştirisi ve Osmanlı'da kahvehane kamusallığını anlama çabası. Selma Özkocak; kahvehanelerin gelişiminin daha geniş ölçekli gelişmelerle, örneğin 16. yüzyıl ve sonrasında artan şehirleşme, şehre göç ve bunun bir sonucu olarak sosyalleşmedeki yükseliş ve bütün bunların da özel alanın ve daha çok ev yaşamına ait geleneksel konukseverlik yapısının dönüşümü ile ilişkilendirilmesinin önemini vurguluyor. Uğur Kömeçoğlu; kahvehaneleri Sennett'in "aktör olarak insan" biçiminde kavramsallaştırması ve kamusal alanın bir sosyallik formu olarak okunması üzerinden irdeliyor ve bu mekânda gerçekleşen meddah, karagöz, ortaoyunu, âşık gösterileri gibi toplumsal performansları mekânsal ve eleştirel kamusallığın öğeleri olarak sunuyor. Ahmet Yaşar; kahvehanelerin, Osmanlı İstanbul'una girişi sırasında ve sonrasında devlet erkânı ve ulema arasındaki kötü şöhretini inceliyor ve siyasi iktidarın kahvehane kamusallığı üzerindeki kontrolünü irdeliyor. Ali Çaksu; 1826 yılına kadar Osmanlı siyasetine belirgin biçimde yön veren yeniçerilerin kahvehanelerle ilişkilerini inceliyor ve yeniçeri kahvehanesinin kahve ve tütün içilecek bir yer olmasının yanısıra bir edebiyat salonu, isyancı karargâhı, karakol, tekke, iş bürosu ve mafya kulübü gibi işlediğini örneklerle ortaya koyuyor. Cengiz Kırlı ise 1840-1845 yıllarına ait "havadis jurnalleri" adını taşıyan bir dizi belge üzerinden, mezkûr dönemde sıradan İstanbul insanının kahvede, sokakta, çarşı ve pazarda ve hatta evlerinde yaptıkları sohbet ve dedikoduları inceliyor.Tanıtım Yazısı'ndan


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir